sanal kumar, bahis, şans, talih oyunları ceza davaları

İtiraz, aleyhine itiraz olunan hükmün yerine getirilmesini geri bıraktırır. Ancak disiplin mahkemesince cezanın derhal yerine getirilmesine karar verilmişse bu hüküm uygulanmaz (m.33). Şikâyet haklı görülürse ceza kaldırılır veya değiştirilir. İnfaz edilmiş olan para cezası kaldırılırsa, alınan para geri verilir. Ceza değiştirilirse; Eski ceza tamamen veya kısmen infaz edilmişse ve yeni ceza eski cezadan ağır değilse yeni ceza infaz edilmiş sayılır. Yeni ceza, infaz edilmiş olan cezadan daha ağırsa çekilen ceza mahsup olunur. Eski ile yeni cezanın mahsubu mümkün değilse yeni ceza verilirken eski ceza göz önünde tutulup bunun için disiplin amiri cezayı tamamen veya kısmen indirebilir. Şikâyetin haklı olmadığı anlaşılırsa reddolunur ve bu yüzden müştekiye ceza verilmez. Ancak şikâyet ederken müstakil bir suç işlemiş veya bir disiplin tecavüzünde bulunmuş ise ayrıca sorumlu olur (AsCK m.189). Ayrıca mevcut düzenleme karşısında, soruşturma işlemini başlatarak bir yerde o konudaki iradesini zımnen de olsa açıklayan Mahkeme Başkanı ile soruşturmayı yapan ve bir anlamda savcı konumunda olan üyenin Yüksek Disiplin Kuruluna katılarak oy kullanabilmesi de mümkündür. AYİM bu şekilde oluşmuş bir Yüksek Disiplin Kurulunun verdiği cezanın yargı denetimine açık bir idari işlem olduğuna, iptal edilebilirlik özelliği taşıdığına, ancak yok hükmünde olmadığına karar vermiştir[419].

Üst emrinde ısrar eder ve bunu yazıyla bildirirse, emri yerine getirir. Ancak konusu suç olan hiçbir emir yerine getirilemez, getirenler de sorumluluktan kurtulamaz. Maddenin son fıkrası askeri hizmetlerin görülmesini, istisnalar arasında saymıştır. Bunun sonucu olarak, Askeri Yargıtay eski bir kararında, verilen emrin kanuna aykırı olmasının yerine getirme zorunluluğunu ortadan kaldırmayacağını belirtmiştir[103]. Yukarıda da belirtildiği üzere, disiplin kabahatleri, aslında AsCK’nun 18. Ancak işleniş şekilleri yahut meydana getirdikleri sonuçlar bakımından nispeten hafif sayılabilecek hallerdir. Buna karşılık disiplin tecavüzleri askeri disiplin ve terbiyeyi bozan ve fakat hiçbir ceza kanununun hiçbir maddesinde yazılı bulunmayan hareketlerdir. Dolayısıyla, disiplin kabahatleri­nin nelerden ibaret olduğu AsCK’da düzenlendiği halde, disiplin tecavüzleri hiçbir ceza içeren kanunda düzenlenmemiştir. Görüldüğü üzere disiplin kabahatleri disiplin suçlarının kanunla düzenlenmesi ilkesine uygun iken disiplin tecavüzleri bu ilkeye ters düşmektedir[89]. Eğer asta müessir fiili vahim boyutta ise, disiplin amiri faile disiplin cezası veremeyecektir.

5237 sayılı yeni Türk Ceza Kanunu’nun aynı konuyu düzenleyen 318.maddesine göre; “Halkı, askerlik hizmetinden soğutacak etkinlikte teşvik veya telkinde bulunanlara veya propaganda yapanlara” hapis cezası verilir. Fiil, basın ve yayın yolu ile işlenirse ceza artırılır.[632] Bu fiil, “suç işlemek üzere kurulmuş bir terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde” yapılırsa, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu‘na göre bir “terör suçu” mahiyeti alır[633]. Özel ve ailevî hayatın korunması yönünde 17.maddenin II.fıkrasındaki hakim kararı ve belirtilen zorunlu hallerde yetkili mercii emri bulunmadıkça kişinin kendisinin ve eşyasının aranamayacağı ve el konulamayacağı şeklindeki kayıt dışında, konut dokunulmazlığı ve haberleşme hürriyeti araçları hüküm altına alınmıştır. AİHS m.6’daki “medeni hak ve yükümlülükler” kavramı içine idari uyuşmazlıklar, özellikle ilk bakışta kapsam dışı gibi görünen “memur” uyuşmazlıkları da girebilmektedir. AİHM, m.6/1’in uygulanması açısından, “memur” kavramına özerk (otonom) bir tanım getirilmesi gerektiğine karar vermiştir. Böylece sözleşmeci devletlerde benzer ya da aynı işi yapan kamu görevlilerine, ulusal çalışma sisteminden ve çalışanlar ile idari otorite arasındaki hukuki ilişkiden (bir sözleşmeyle veya atama yoluyla göreve gelmiş olması farketmeksizin) bağımsız olarak, AİHS aynı şekilde uygulanabilecektir. Maddesine göre üstler emri altında olmazsa bile astlarını geçici olarak tutuklayabilirler. Maddesi ihlal edilemeyeceğinden, bu üstün rütbesinin tutukladığı asta ceza vermeye elverişli ve yeterli olması şarttır. Buna göre üstle ast arasında maiyet, nevi, süre, miktar, rütbe ve görev bakımından uygun ilişkinin bulunması gerekir. Amir statüsünde olmayan üst, rütbesinin ceza vermeye elverdiği statüdeki astını tutuklayabilir.

Ülkemizde yaşanan ekonomik sorunlar nedeniyle, Devlet memurlarının da alınan tedbirlere uymalarını sağlamak için öngörülmüş bir yaptırımdır. Örneğin, elektrik kullanımında israf gösteren memura uyarma cezası verilebilecektir. Suçun maddi unsuru, herhangi bir haklı mazeret olmadan göreve geç gelmek, görevden erken ayrılmak ve görev mahallini terk etmektir[170]. “Verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçlerin korunması, kullanılması ve bakımında kayıtsızlık göstermek veya düzensiz davranmak” (657 SK m.125/A-a). Suçun maddi unsuru, Genelkurmay Başkanlığınca yasak edildiği bildirilen kitapları, dergileri ve her türlü yazıları okumak veya bulundurmaktır[160]. Maddeye göre suçun faili ancak askeri öğrencilerle[161], erbaş ve erler olabilir. Yedek subay adayları, kurs boyunca öğrenci statüsünde olduklarından, bu yasaklamalar onlar için de geçerlidir. Astların işlediği suçların AsCK veya 477 SK’na giren suçlar olabilir. Ancak disiplin tecavüzlerinin haber verilmemesi bu maddeyi ihlale sebebiyet vermez. Ayrım yapılması fiili bir durum olsa da, aralarında bir astlık-üstlük ilişkisi yoktur[138]. Emre itaatsizlik suçunun maddi unsuru; hizmete ait emri tam yapmamak, değiştirmek veya sınırını aşmak suretiyle itaatsizlik etmektir. Emre itaatsizlik suçu sadece bu üç hareketten birinin yapılmasıyla oluşur[109].

Bu nedenle disiplin kurulu karar vermeden disiplin amirinin doğrudan alt ceza uygulaması yaparak aylıktan kesme cezası vermesi veya disiplin kurulu kademe ilerlemesinin durdurulması cezası verdikten sonra disiplin amirinin alt ceza uygulaması yaparak aylıktan kesme cezası vermesi mümkün değildir[397]. Görüldüğü gibi disiplin kurullarının karar verme yetkileri belirli sürelere bağlanmıştır. Acaba bu sürelere uyulmamasının hukuki sonucu ne olacaktır? Kurulların inceleme, görüş bildirme ve karar vermeleri için konulmuş olan süreler, işin sürüncemede kalıp memurun tedirgin edilmemesine yönelik olduklarından bu sürelere içinde karar verilmemiş olması kararları hukuka aykırı hale getirmez[383]. Disiplin cezalarının verilmesinde disiplin kurulları açısından bağlı yetki doğuran ve cezalandırma yetkisini sınırlayan süreler zamanaşımı süreleridir. Bu nedenle kurulların karar verme sürelerini cezalandırma yetkisini düşüren bir süre gibi görmek, kanunda olmayan yeni zamanaşımı sürelerinin kabulü anlamına gelecektir. Nitekim Danıştay[384] ve AYİM[385] belirtilen sürelere uyulmamasının görevlilerin sorumluluğunu gerektirebileceğini, ancak bu durumun verilen cezayı veya alınan kararı kanuna aykırı hale getirmeyeceğini kabul etmektedir.

Bu da kanun koyucunun amacına aykırı bir uygulama meydana getirecektir (Yıldırım, Askeri disiplin, s.89-90). AYİM’e göre Geniş anlamda savunma hakkı, sadece iddia karşısında yapılan savunmayı değil, aynı zamanda yaptırım uygulanana kadar geçen süreç ve usulde bilgi ve belgelere ulaşma, talebi reddetme gibi hakları da kapsadığından tanınmaması halinde esaslı bir noksanlık söz konusu olur. Zira bu hak tanınmadığı takdirde, sadece usulî bir sakatlık değil, failin yerine başkasının cezalandırılması veya fiilin farklı değerlendirilmesi sonucu daha ağır veya hafif bir yaptırımın uygulanması, yahut her hangi bir cezayı gerektirmemesi, yahut da hafif ceza tayin olunması gibi sebep ve konu unsurlarını etkileyen haller ortaya çıkabilir. Bu cihetle, savunma hakkı tanınmaması, işlemin kurucu unsurlarına da sirayet etmekle yok hükmünde sayılmayı gerektiren esaslı ve önemli bir sakatlık olarak kabul edilmelidir. Savunma hakkı tanınmaması halinde  Anayasanın 129/3 ve Askeri Ceza Kanununun 175. Bu düzenlemelerden anlaşılacağı üzere, TSK mensuplarına ilişkin disiplin cezalarına karşı yargı yolu kapalı tutulmuştur. Bu yargı denetimi kısıntısının tam yargı davalarını da kapsayıp kapsamadığı, işlem iptal davasına konu edilmese ve bu yöndeki talep reddedilse bile işlemden doğan zararın tazminin istenip istemeyeceği konusunu açıklığa kavuşturmak gerekmektedir. Maddesine göre idare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlüdür.

Hangi cezalar için disiplin  notundan ne miktarda düşüleceği yönetmelikte belirtilir. Bir iptal davasında yetki; yer, zaman, kişi ve konu olmak üzere dört bakımdan incelenebilir. Yetki unsurunda sakatlık halleri yetki ve fonksiyon gaspı ile yetki tecavüzü olarak ortaya çıkar. Yetki tecavüzü işlemin yer, zaman ve konu bakımından sakatlık hallerini kapsar. AYİM, bu işlem nedeniyle davacının uğradığı manevi zararın hizmet kusuru esasına göre tazmini gerekli bulunmakla beraber, idarece güdülen amaç dikkate alındığında, sembolik bir tazminata hükmedilmesi yerinde olacağını değerlendirerek somut olayda  neticeten Bir milyon TL. Özlük dosyalarının içerisinde hangi belgelerin bulunacağı ve hangi düzende tutulacağı ise Kuvvet Komutanlıklarınca, bir “devamlı talimat” olarak düzenlenmiş ve her özlük dosyasının iç kapağına yapıştırılmıştır. Bu arada belirtmek gerekir ki, düzenli ve basiretli bir idare, tüm faaliyetleri ile ilgili kayıtları tutma ve muhafaza etme sorumluluğunda olup, bu sorumluluğunu yerine getirmek için çeşitli tedbirler almak ve bu kapsamda özlük dosyalarında hangi belgelerin hangi düzende tutulacağını bir iç düzen işlemi olan devamlı talimatla belirlemek hak ve yetkisine sahiptir.

  • Bu emir yaşam hakkın sona erdirecek bir eylemi gerektirse dahi sorumluluk emri yerine getirene değil emri verene ait olacaktır.
  • Verici tesis ve işletim şirketi tarafından devralınmayan verici tesisleri Üst Kurulca yapılacak uyarının ardından üç ay içinde kaldırılır.
  • AsCK’da  şahsi hürriyeti tahdit eden cezalar[245] ağır hapis[246] ve hapis ve kısa hapis olarak sayılmış, kısa hapis cezaları da göz hapsi ve odda hapsi olarak belirlenmiştir.

İdare, kanunda düzenlenmemiş hâller için inisiyatif kullanarak bir kabahat veya ceza belirleme yetkisine sahip değildir. İdari para cezası ile karşı karşıya kalan kişiler, bu cezanın hukuka aykırı olduğunu düşünüyorsa idari para cezasının kaldırılması için itiraz ve dava açma hakkına sahiptir. Kabahatler Kanunu kapsamında verilen cezalar için idari para cezası kararının tefhim veya tebliğinden itibaren 15 gün içinde Sulh Ceza Hakimliği’ne başvurulması gerekmektedir. Ancak bazı kanunlarda itiraz mercii ayrıca düzenlenmiş olup her bir idari para cezası için somut duruma göre değerlendirme yapılması gerekmektedir. 5982 sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”un 13. Maddesinin üçüncü fıkrasında değişiklik yapılarak “disiplin cezaları yargı denetimi dışında bırakılamaz” düzenlemesi getirilmesine rağmen, 129. Maddenin dördüncü fıkrasındaki “Silahlı Kuvvetler mensupları ile hakimler ve savcılar hakkındaki hükümler saklıdır” hükmünde değişiklik yapılmamıştır. Mevcut durum itibariyle devlet memurlarına verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı da yargı yolu açılırken, asker kişiler ile hakim ve savcılara verilen disiplin cezalarına karşı yargı yolunun kapalı kalmasına devam edilebilecektir. Bu durumun ise hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Bu düzenlemeler esas alınarak hazırlanan Yönetmelik ile yüksek disiplin kurulu ve disiplin kurullarının kuruluş, üyelerinin görev süresi, görüşme ve karar usulü ile hangi memurlar hakkında karar verebilecekleri belirlenmiştir. Maddesinde, MSB’lığında yüksek disiplin kurulu, MSB’lığı, Genelkurmay Başkanlığı ve Kuvvet Komutanlıklarında birer disiplin kurulu kurulacağı; 4. Maddesinde, yüksek disiplin kurulunun kimlerden oluşacağı[304]; 21.

Bu sınıfta yer alan işletmelerde, kumar oynatılması; uyuşturucu üretilmesi, satılması; genel ahlâka aykırı paribahis oynatılması, film izletilmesi gibi eylemler yasaktır. Bu yasakları ihlal ettiği tespit edilen işletmeler, otuz günü geçmemek üzere faaliyetten men edilebilir. Sıhhi müessese sınıfında yer alan bakkal, market, büfe, kasap, manav gibi işyerlerinin, işyeri açma ve çalışma ruhsatı alabilmeleri için, mevzuatta belirtilen tüm şartları bir arada taşımaları gerekir. Diğer taraftan, aranan tüm şartları sağlayan işletmeler, daha sonradan bu niteliklerini kaybedebilirler. Bu işletmeler hakkında daha sonradan denetim yapılarak, mevzuata uygun olmayan unsurlar ve eksikliklerin tespit edilmesi de mümkündür. Bu durumda, işyeri sahibine, işyerinde tespit edilen bu eksikliklerin ve hataların giderilmesi için bir defaya özgü olmak üzere on beş günlük süre verilir. Bu süre içinde eksiklik ve hatalar giderilmezse, ruhsat iptal edilerek işyeri kapatılır. Madde 29 -Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin 19 Nisan 2022 Salı günü yapılan Genel Kurulu’nda gündemin 6. Süresi içinde tezlerini sunmayan veya tezleri kabul edilmeyenlere tezlerini sunmaları veya yeni bir tez hazırlamaları için altı ayı aşmamak üzere ilave süre verilir. Yeterlik sınavında başarılı olanların uzman kadrolarına atamaları yapılır. Sınavda başarılı olamayanlar veya sınava girmeye hak kazandığı hâlde geçerli mazereti nedeniyle sınav hakkını kullanamayanlara, bir yıl içinde ikinci kez sınav hakkı verilir. Verilen ilave süre içinde tezlerini sunmayanlar, ikinci defa hazırladıkları tezleri kabul edilmeyenler, yabancı dil yeterlik şartını yerine getirmeyenler ile ikinci sınavda da başarı gösteremeyen veya sınav hakkını kullanmayanlar, uzman yardımcısı unvanını kaybederler ve Üst Kurulda durumlarına uygun kadrolara atanırlar.

(8) Süresinde ödenmeyen Üst Kurul gelirleri genel hükümlere göre tahsil edilir. Bu madde hükümlerine göre Üst Kurulca yapılacak icra takiplerinde Ankara icra daireleri yetkilidir. (2) Başkanın çağrısı veya üç üyenin birlikte talep etmesi hâlinde Üst Kurul olağanüstü toplantıya çağrılabilir. (3) Üst Kurul üyeleri, üyelikleri süresince Kuruldaki görevlerinden ve seçilerek geldikleri görevlerinden alınamaz. Ö) Engellilerin ve yaşlıların yayın hizmetlerine ve yeni teknolojilere erişimini kolaylaştırmak amacıyla gerekli tedbirlerin alınmasını teşvik etmek. I) Yayın hizmetlerine ilişkin kamuoyu araştırmaları yapmak veya yaptırmak ve bu araştırmaların sonuçlarını ilgili taraflar ve kamuoyuyla paylaşmak.